Çalışanlar tarafından uzun süredir beklenilen eyt düzenlemesi ile ilgili açıklama 28.12.2022 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından kamuoyu ile paylaşıldı. Yaş şartı aranmaksızın emekliliğe hak kazanılacağının ilan edilmesi ve bu haliyle 28.02.2023 tarihinde TBMM Genel Kurulundan geçmesi, kapsam bakımından sınırlama olup olmayacağı tartışmalarına son noktayı koydu.
Yeni yıla girilmesiyle birlikte emekliliğe hak kazanacak kişi sayısının 2 milyona yakın olacağı hem ilgili bürokratlar hem de konunun uzmanları tarafından söyleniyor. Sigortalıların 20 yıl önce çıkan yasa ile ellerinden alınan kazanılmış emeklilik haklarının geri verilmesi memnuniyet verici ancak işin bir de makro iktisadi sonuçları var.
2023 Bütçesine Etkisi (Min) 450 Milyar TL!
Kanun Teklifi ile ilgili TBMM’ye sunulmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından hazırlanan Etki Analizi Raporuna göre düzenlemenin Mart/2023 döneminde uygulamaya konulması durumunda 2023 yılı emekli aylığı, bayram ikramiyesi ve 4/b prim kaybının SGK’ya maliyeti 144,7 Milyar TL olup 49,7 Milyar TL’lik kamu personeli bütçe etkisi ile birlikte 194,4 Milyar TL ilave toplam bütçe yükü tahmin edilmektedir.
Basit ve ihtiyatlı bir hesaplama ile; yukarıda bahsedilen etki analizinde belirtilen rakamlar esas alınarak asgari ücretli olarak 20 yıl çalışma hayatı olan 1,7 Milyon kişinin emeklilik başvurusu ile hak kazanacağı kıdem tazminatı toplamı 2023 yılı rakamları üzerinden yaklaşık 265 Milyar TL olarak tarafımızca hesaplanmıştır.
İşverenleri mali darboğaza sokmamak adına kıdem tazminatlarının düşük faizli KGF ile fonlanacağına yönelik Bakan düzeyinde açıklamalar ve emekli aylıklarının da SGK tarafından karşılandığı göz önüne alındığında; Hazine’nin 2023 yılı bütçesi hazırlanırken hesaplamalara dahil etmediği minimum 400 Milyar TL kaynak ihtiyacı olacaktır ki bu; 2023 yılı öngörülen bütçe açığının %60’ına ve 2023 yılı GSYH’sinin %2,4’üne karşılık geliyor.**
Para Arzı ve Talep Artışının Kaçınılmaz Sonu: Enflasyon
Buraya kadar konunun Hazine tarafını ele aldık. Ayrıca fiyatlar genel düzeyine yansımaları olacağı muhakkak. Her ne kadar TCMB’nin Hazine tahvillerini satın alması kanunen mümkün olmasa da TCMB’nin Hazine’ye kar dağıtımı, kamu bankalarının tahvillerinin fonlanması gibi uygulamalar ve kredilerin para arzındaki çarpan etkisi yukarıda bahsedilen kaynağa reel bir karşılık bulunmaması; dolaşımdaki para arzının artışına ve tabi kaçınılmaz olarak enflasyona neden olacaktır.
2022 yılında yaşadığımız yüksek enflasyonun esasen 2020 Nisan’dan itibaren para arzının enflasyon seviyesinin üzerinde gerçekleşmesinin sonucu olduğu ve etkilerinin orta vadede ortaya çıktığı aşağıdaki grafikten de okunabilir.*** Enflasyonun artış hızının azaldığı son çeyrekte toparlanmaya yönelik ümitler bu adımla orta vadede yüksek enflasyonu bir süre daha gündemimizde tutacak gibi duruyor.
Talep yönünden ise; tüketim eğilimi en yüksek grup olan ücretlilerin özellikle son dönemde alım güçlerinin düşmesiyle birlikte erteledikleri mal ve hizmet talepleri, bütçelerine ek kaynak buldukları andan itibaren kısa süre içerisinde efektif talebe dönecektir. Özellikle ev ve araba fiyatlarının ise bu süreçte diğer harcama kalemlerine göre ayrışacağı ise muhakkak.
Para arzında ve talep yönünde beklenilen bu artışın geçmiş deneyimlerden hareketle tekrar yüksek enflasyon sürecine sebep olacağı açık iken politika yapıcıların parasal sıkılaştırma veya sair politikalarla makro tedbirler almasında fayda olacağı kanaatindeyiz.
*2023 yılı için Kıdem tazminatı için tavan 17.904 TL olmakla birlikte asgari ücretli çalışan için bu tutar 6.471 TL’dir. Çalışanların %62 kadarı asgari ücretlidir.
**2023 öngörülen bütçe açığı yaklaşık 650 Milyar TL, bütçe açığının GSYH’ye oranı %3,5
Comments